Onu başarmak için kendini tehlikeye atmak zorunda kalacaksın.
- In order to achieve that, you'll have to take risks.
Hayatta bir şey başarmak istiyorum.
- I want to achieve something in life.
Harika bir şey elde etmek istiyorum.
- I want to achieve something great.
Elde etmek neredeyse imkânsızdır.
- It's almost impossible to achieve.
O bir atılımı gerçekleştirmek için yeteneğini berbat bir şekilde abarttı.
- He badly exaggerated his ability to achieve a breakthrough.
Onlar politik amaçlarına ulaşmak için sömürgeci güçlere yaranmaya çalışmaktadırlar.
- They are trying to cozy up to imperialist forces in order to achieve their political aims.
Mutluluğa ulaşmak zor.
- It's hard to achieve happiness.
Onu nasıl başarmayı düşünüyorsun?
- How do you intend to achieve that?
Hiç kimse bir şey başarmadı.
- No one achieved anything.
Tom yapmak için başladığı işi başarmış gibi görünüyor.
- Tom appears to have achieved what he set out to do.
O, dikkate değer sonuçlar elde etti.
- She achieved remarkable results.
Tom dikkat çekici sonuçlar elde etti.
- Tom has achieved remarkable results.