Hurry up or you'll miss the train.
- Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
Hurry up, or you'll miss the train.
- Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
They hurried to their father's rescue.
- Babalarını kurtarmak için acele ettiler.
Nick hurried to catch the bus.
- Nick otobüsü yakalamak için acele etti.
Although you rushed, you're not ready.
- Acele etmene rağmen, sen hazır değilsin.
Sami rushed to pick up Layla from school.
- Sami, Leyla'yı okuldan almak için acele etti.
I don't see any reason for hurrying.
- Ben acele etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
Don't hurry if there's no purpose to your hurrying.
- Acele etmen için bir amacın yoksa acele etme.
Don't rush into marriage.
- Evlenmek için acele etmeyin.
There's no need to rush.
- Acele etmeye gerek yok.
Hurry up, or you will be late for the last train.
- Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.
Hurry, or you'll miss the train.
- Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.