Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
Bir hesap açmak istiyorum.
- I'd like to open an account.
Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
- Try to take account of everything before you make a decision.
Sen sağlık durumunu hesaba katmalısın.
- You must take his state of health into account.
Özenle açıklamasını yaptı.
- She's accounted diligent.
Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
- For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
Sorun, o nedenle önemlidir.
- The problem is important on that account.
Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
- It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
- Your account of the accident corresponds with the driver's.
Erkek kardeşimin bir Twitter hesabı var.
- My brother has a Twitter account.
Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
- I am not accountable to you for my actions.
İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.
- In judging his work, we must take his lack of experience into account.
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
Kötü davranışınla ilgili ne hesap verebilirsin?
- What account can you give of your misbehavior?
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
- Sami's story fit Layla's account.
Banka hesabını bilmemizde bir sakınca var mı?
- May we know your bank account?
Banka hesabı açacağım.
- I'll open a bank account.
O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
- He gave an account of how he had escaped.
CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
- Sami's story fit Layla's account.
Özenle açıklamasını yaptı.
- She's accounted diligent.
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.
- We should take his youth into account.
Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
- Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
Şirkette bir muhasebecidir.
- He is an accountant at the company.
Bir muhasebe bürosunda çalışıyorum.
- I work in an accounting office.
Bu küresel şirket genel olarak kabul görmüş muhasebe ilkelerini izliyor.
- This global company follows generally accepted accounting principles.
Ben olay için hesap vereceğim.
- I will account for the incident.
The Internet can lower distribution costs, which account for at least 15% of the final price of a vehicle - İnternet dağıtım maliyetleri düşürülebilir ki o maliyetler bir taşıyıcının nihai değerinin en az %15'inden oluşur.
Sorumlu tutulacaksın.
- You will be held accountable.
Kontrol edemedikleri şeyler için insanları sorumlu tutmamalısın.
- You shouldn't hold people accountable for things they can't control.
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
Hesap verme sorumluluğu yoktu.
- There was no accountability.
Hiç Hollywood saymanlığını duydun mu?
- Have you ever heard about Hollywood accounting?
Hesaplar denetlenmektedir.
- The accounts have been audited.
Tom banka hesaplarını boşaltıp ortadan kayboldu.
- Tom cleaned out his bank accounts and disappeared.
Saymanlara bazen muhasebeci denir.
- Accountants are sometimes called bean counters.
Ev hesaplarını eşim tutar.
- My wife keeps the household accounts.
2008'den beri bir sürü Facebook ve Twitter hesapları açtım. Şimdi altı Facebook hesabım ve on beş Twitter hesabım var.
- I've opened many Facebook and Twitter accounts since 2008. I now have six Facebook accounts and fifteen Twitter accounts.
No satisfactory account has been given of these phenomena.
who evidently a glutton for work, it struck him, was having a quiet forty winks for all intents and purposes on his own private account while Dublin slept.
We must account for the use of our opportunities.
An officer must account with or to the treasurer for money received.
to keep one's account at the bank.
Idleness accounts for poverty.
I've opened an account with Wikipedia so that I can contribute and partake in the project.
An account of a battle.
The motion of... the sun whereby years are accounted.
The Pagan Hercules, why was he accounted a hero? Because he had slain Nemean Lions, cleansed Augean Stables, undergone Twelve Labours only not too heavy for a god.
German speakers accounted for 37% of the population.
The torrential downpour would account for the saturated state of the land.
But there are still four cartridges in the revolver. Two have been fired and two wounds inflicted, so that each bullet can be accounted for.”.
We will talk about the accout relationship strategy element of the sales program.
True religion . . . intelligible, rational, and accountable, -- not a burden but a privilege. - Benjamin Whichcote.
Every man is accountable to God for his conduct.
We asked the bean-counters to look over the figures in the new budget.
... well as benefits into account when you're ...
... We've taken that feedback into account and today I'm here to ...