Onun belgelere erişim hakkı vardı.
- He had access to the papers.
Havaalanına kolay erişimi olan bir yerde kalalım.
- Let's stay somewhere with easy airport access.
Bana kayıtlarına giriş izni verdi.
- She gave me access to her records.
Onların kütüphaneye giriş izinleri var.
- They have access to the library.
Sami, Leyla'nın parasına erişmek istiyordu.
- Sami wanted to access Layla's money.
Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.
- I often use SSH to access my computers remotely.
Bu ışıltılı aksesuvar senin svetşörtüne uymuyor. Bunu dene!
- That glittering accessory doesn't go with your sweatshirt. Try this on!
Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.
- Whenever an accident happens, the first thing the doctors look for is a bracelet, a necklace, or some accessory that can provide some information about the patient.
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.
- It is possible to access the Internet without a wire.
Nedense benim e-postama erişemedim.
- For some reason I couldn't access my e-mail.
Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.
- I often use SSH to access my computers remotely.
Şehre demir yolu ile erişilebilir.
- The town is accessible by rail.
Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.
- The picnic area is easily accessible by road.
The only accession which the Roman empire received was the province of Britain. - Edward Gibbon.