Havaalanına kolay erişimi olan bir yerde kalalım.
- Let's stay somewhere with easy airport access.
Benim onun kitaplığına erişimim var.
- I have access to his library.
Onların kütüphaneye giriş izinleri var.
- They have access to the library.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Sami, Leyla'nın parasına erişmek istiyordu.
- Sami wanted to access Layla's money.
Dağın zirvesine erişmek zordur.
- Access to the mountaintop is difficult.
Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.
- Whenever an accident happens, the first thing the doctors look for is a bracelet, a necklace, or some accessory that can provide some information about the patient.
Bu ışıltılı aksesuvar senin svetşörtüne uymuyor. Bunu dene!
- That glittering accessory doesn't go with your sweatshirt. Try this on!
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.
- It is possible to access the Internet without a wire.
Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.
- I often use SSH to access my computers remotely.
Nedense benim e-postama erişemedim.
- For some reason I couldn't access my e-mail.
Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.
- The picnic area is easily accessible by road.
Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
- The place is not accessible by land.