Şu genç çocukların polislerden daha hızlı koşabileceğine inanmak saçmadır.
- It is absurd to believe that young children can run faster than policemen.
Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
- Your method of teaching English is absurd.
Bedel anlamsız olarak yüksekti.
- The price was absurdly high.
Eğer hayat gülünç ve saçma ise dert etmeyin çünkü bu en azından sıkıcı değil demektir.
- If life is ridiculous and absurd, be glad that it is not tedious.
Sen saçmayı denemeden imkansıza ulaşamazsın.
- You cannot achieve the impossible without attempting the absurd.
Onu yapman mantıksız.
- It's absurd of you to do that.
This phrase absurd to call a villain great. - Alexander Pope.