abfahren

listen to the pronunciation of abfahren
Немецкий Язык - Турецкий язык
{'apfa'rın} (taşıt) kalkmak, hareket etmek
kalkmak, gitmek, hareket etmek; aşındırmak, eskitmek; ezmek, çiğnemek; (bilet) kullanmak
v. 'apfa'rın (taşıt) kalkmak, hareket etmek
Английский Язык - Турецкий язык

Определение abfahren в Английский Язык Турецкий язык словарь

leave
ayrılmak

Tom binadan ayrılmak zorunda kalacak. - Tom will have to leave the building.

Hoşuna gitsin ya da gitmesin, her durumda erken ayrılmak zorundasın. - In any case, you have to leave early, whether you like it or not.

leave
bırakmak

Dışarı çıkmadan önce kapıyı kilitlemeden bırakmak onun dikkatsizliğiydi. - It was careless of her to leave the door unlocked when she went out.

Anahtarı arabada bırakmak senin dikkatsizliğindi. - It was careless of you to leave the key in the car.

leave
izin

Tom izin için başvurdu. - Tom applied for a leave of absence.

O iki hafta izin aldı ve Çin'i ziyaret etti - She took two weeks' leave and visited China.

leave
{f} bırakmak, terketmek
leave
bir yerde bırak
leave
{f} kalmak

Geride kalmak yerine terk etmeyi seçtim. - I chose to leave instead of staying behind.

Gitmek isteyen birini kalmaya zorlayamazsın. Eğer kalmak istersem, beni gitmeye zorlayabilirler mi? - You cannot force someone to stay if they want to leave. If I want to stay, can they force me to leave?

leave
sorumluluğuna bırakmak
leave
unutmak vazgeçmek
leave
yapraklanmak
cooldown
(Çevre) soğuma
leave
pozostawiać
leave
ayrıl,v.bırak: n.izin
leave
bakımına bırakmak
leave
{i} veda, ayrılma
cooldown
sakinleştir
leave
(isim) müsaade, izin, ruhsat; veda
leave
{f} yola çıkmak

Yola çıkmak için ne zaman hazır olursun? - When will you be ready to leave?

Ben yola çıkmak için hazır değildim. - I wasn't ready to leave.

leave
{i} veda

Vedalaşmadan gitmek istediğine emin misin? - Are you sure you want to leave without saying goodbye?

Tom'la vedalaşıncaya kadar gidemezsin. - You can't leave until you've said goodbye to Tom.