Sami korkunç trajik bir şekilde öldü.
- Sami died in a terrible tragic way.
Bu hüzünlü hikayenin trajik bir sonu vardı.
- This sad story had a tragic ending.
Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
- We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
Bu acıklı bir kazaydı.
- It was a tragic accident.
Bay Peter Blake çevre değişikliğini gözlemek için bir görevdeyken 2001 yılında Amazon nehrinde korsanlar tarafından feci şekilde öldürüldü.
- Sir Peter Blake was tragically killed by pirates on the Amazon river in 2001 as he was on a mission to monitor environment change.