Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.
- I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.
Gezilerinde çok bagaj taşımaz.
- He doesn't carry much baggage on his trips.
Kadını nerede gördün?
- Where did you see the woman?
O bencil bir kadındır.
- She is a selfish woman.
O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
- He left his wife and shacked up with a woman half her age.
Sanırım, o kadın onun karısıdır.
- That woman is his wife, I think.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Şu kadını görüyor musun? O benim eşim.
- Do you see that woman? She's my wife.
Polonyalı bir bayanla evlendim.
- I am married to a Polish woman.
Łazarz'nın çocukları, anneleri Felicja'nın dünyadaki en güzel bayan olduğunu düşünüyorlar.
- Children of Łazarz think their mother Felicja is the most beautiful woman in the world.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
- The home is the woman's world, the world is the man's home.
Benim yalnızca bu valizim var.
- I only have this baggage.
Kyoko benim için valizimi taşıyacak kadar yeterince kibardı.
- Kyoko was kind enough to carry my baggage for me.
DA: You faggot, you; don't let on you don't know.
... away, which was really tragic. And the reason that the President invoked this woman and ...
... Woman: BLESS YOU, JACK. ...