Kanatlarım olsa, sana uçarım.
- If I had wings, I would fly to you.
Bu karınca kraliçedir; kanatları olduğunu görmüyor musun?
- This ant is the queen; don't you see she has wings?
Hastanenin üç ek binası var.
- The hospital has three wings.
Tom bir dolmakalem ve bir not defteri çıkardı.
- Tom took out a pen and a notepad.
Dolmakalemle yazmayı severim.
- I like writing with a fountain pen.
Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- Won't you please write with a ballpoint pen?
Lütfen tükenmez kalemle yazar mısınız?
- Would you please write with a ballpoint pen?
O bana kol kanat gerdi ve bildiği her şeyi bana öğretti.
- She took me under her wing and taught me everything she knew.
Tom bana kol kanat gerdi.
- Tom took me under his wing.
Domuzlar ağılda değil.
- The pigs are not in the pen.
Ben çocukken, evimizin yanındaki bir ağılda siyah bir domuz vardı.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
Onu kanadından vurmak zorunda kalacağım.
- I'll have to wing it.
Lütfen tükenmez kalemle yazar mısınız?
- Would you please write with a ballpoint pen?
Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- Won't you please write with a ballpoint pen?
İnsanlar uçmak için amaçlansalardı kanatları olurdu.
- If humans were meant to fly, they would have wings.
Keşke uçmak için kanatlarım olsa.
- I wish I had wings to fly.
Tanrı uçmamızı isteseydi, bize kanat verirdi.
- If God had meant us to fly, he'd have given us wings.
Keşke uçmak için kanatlarım olsa.
- I wish I had wings to fly.
US A larger formation of two or more groups, which in turn control two or more squadrons.