O, hanımefendiyi bana tanıttı.
- She introduced the lady to me.
Hanımefendi iyi bir aileden geliyordu.
- The lady came from a good family.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Michael bir erkek adıdır ama Michelle bir bayan adıdır.
- Michael is a man's name but Michelle is a lady's name.
Jane güzel bir leydi oldu.
- Jane grew up to be a fine lady.
Leydi en fazla kırk yaşında.
- The lady is forty years old at most.
O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
- She shot a warm smile at the old lady.
Şu zavallı kadın engelli.
- That poor lady is disabled.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
- My dream is to be the First Lady.
Sevgili bayan, ben Polonyalı bir dedektif değilim. Ben uluslararası bir dedektifim.
- I am not a Polish detective, dear lady. I am an international detective.
O, Amerikalı bir hanım ile evli.
- He is married to an American lady.
O, hanımefendiyi bana tanıttı.
- She introduced the lady to me.