Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
- They set the time and place of the wedding.
Tom'un nikâhına gideceğimden emin değilim.
- I'm not sure I'm going to Tom's wedding.
Tom ve Mary'nin nikahına gitmek istemedim.
- I didn't want to go to Tom and Mary's wedding.
Onların evliliklerinden haberin olmamasına şaşırdım.
- I'm surprised that you don't know about their marriage.
Evlilik ile ilgili bir karar vermeden önce, ebeveynlerine danışmalısın.
- Before you make a decision about your marriage, you should have a consultation with your parents.
Evlenmek için acele etmeyin.
- Don't rush into marriage.
Evlenmeden önce gözlerinizi tam açın, daha sonra yarı kapatın.
- Keep your eyes wide open before marriage, half shut afterwards.
Evlenme planlarınız nasıl geliyor?
- How are your wedding plans coming?
Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
- Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
The wedding of our three companies took place last week.
Her announcement was quite a surprise, coming a month after she published the words I hate weddings with a passion and a fury I can only partially explain rationally..
... But being at the royal wedding was incredible. ...
... My question is, for your wedding, what color nail polish ...