a waterfall or cascade

listen to the pronunciation of a waterfall or cascade
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a waterfall or cascade в Английский Язык Турецкий язык словарь

force
zorlamak

Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti. - Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.

Gitmen için seni zorlamak istemiyorum. - I don't want to force you to go.

force
{f} baskı yapmak
force
{i} kuvvet

İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı. - Rebel forces prepared to fight.

Hoover, Amerikan kuvvetlerini Nikaragua'dan geri çekti. - Hoover withdrew American forces from Nicaragua.

force
{i} güç

Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu. - The Japanese military forces seemed too strong to stop.

Durdurulamayan bir güç sabit bir cismi vurursa ne olur? - What happens when an unstoppable force hits an unmovable object?

force
{f} sıkıştırmak
force
{i} kudret
force
{i} şiddet
force
{i} yürürlük

Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi. - The Julian calendar was in force in Russia.

Yasa artık yürürlükte değil. - The law is no longer in force.

force
angarya
force
(Politika, Siyaset) yasadışı şiddet
force
baskı

Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı. - Public pressure forced the army to act.

Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı. - She forced him to eat his vegetables.

force
(ısı vererek bitkiyi) vaktinden önce olgunlaştırmak
force
inandırma gücü
force
{i} yığın
force
{f} ırzına geçmek
force
tazyik
force
{i} etki

İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir. - Persuasion is often more effectual than force.

force
fors majör
Английский Язык - Английский Язык
force
a waterfall or cascade

    Расстановка переносов

    a wa·ter·fall or cas·cade

    Турецкое произношение

    ı wôtırfôl ır käskeyd

    Произношение

    /ə ˈwôtərˌfôl ər kaˈskād/ /ə ˈwɔːtɜrˌfɔːl ɜr kæˈskeɪd/
Избранное