Leyla iyi bir yaşam sürmek istiyordu.
- Layla wanted to live a good life.
Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda.
- Broken glass lay scattered all over the road.
Acil durumlar için o parayı biriktireceğim.
- I'm going to lay aside that money for emergencies.
Sırtüstü yatmanı ve dinlenmeni istiyorum.
- I want you to lay back and relax.
Sami, Leyla'ya kalacak bir yer sunmak istedi.
- Sami wanted to offer Layla a place to stay.
Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.
- The suspect had to lay all his personal effects on the table.
Şüpheli tüm eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.
- The suspect had to lay all his things on the table.
Hatshepsut was no wager of wars, no bloodstained conqueror.