Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.
- The lion struggled to get out of his cage.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Bu savaş, bir yaşam ya da ölüm mücadelesi gibi görünüyordu.
- That fight seemed like a life-or-death struggle.
Bir savaş işareti yok.
- There's no sign of a struggle.
O kalkmak için çabaladı.
- She struggled to get up.
Tom geçimini yapmak için çabaladı.
- Tom struggled to make ends meet.