Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
- You'll be able to drive a car in a few days.
Adam bir kaç saat önce vefat etti.
- The man passed away a few hours ago.
Tom Mary'den sadece bir kaç inç daha uzundur.
- Tom is only a few inches taller than Mary.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Birkaç kitap var ama onlarda bazı baskı hataları var.
- There are a few books, but they have some misprints.
Tom'un bir sürü tanıdığı olduğu hâlde çok az arkadaşı var.
- Tom has lots of acquaintances but very few friends.
Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
- There are very few shops and the cinema is awful.
... Whereas, there may be a very few who really was looking for ...
... very, very few African-American students, in some, there might have been no African-American ...