Tom'un vazgeçmeye niyeti yoktu.
- Tom had no intention of giving up.
Tom'un canı vazgeçmek istedi.
- Tom felt like giving up.
Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.
- Under the circumstances we have no choice but to surrender.
O teslim olmak zorunda kalacaktı.
- He would have to surrender.
Hiç vazgeçme. Asla teslim olma.
- Never give up. Never surrender.
Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
- The ruling class will not surrender its power.
Onlar teslim olmadılar.
- They would not surrender.
O teslim olmak zorunda kalacaktı.
- He would have to surrender.
Polis silahını teslim etmesi için suçluyu ikna etti.
- The police persuaded the criminal to surrender his weapon.
Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?
- Did Tom have to surrender his passport?