Ülkenin bu bölümündeki dağlar çeşitlilikle doludur.
- The mountains in this part of the country are full of variety.
Onun hayatı çeşitlilikle doluydu.
- His life was full of variety.
O, çeşitli ekinler büyüttü.
- He grew a variety of crops.
Menünün içinde büyük bir çeşit yemek vardı.
- There was a great variety of dishes on the menu.
Uydurma hikayeler en eğlenceli saçmalık türüdür.
- Apocryphal stories are the most fun variety of bullshit.
Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.
- The company manufactures a variety of paper goods.
Bu mağaza çeşitli baharatlara sahiptir.
- This store has a variety of spices.
... There are a variety of sources of misinformation. ...
... onto the web, a variety of people contributing ...