a unit of currency used in brazil, and formerly in portugal

listen to the pronunciation of a unit of currency used in brazil, and formerly in portugal
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a unit of currency used in brazil, and formerly in portugal в Английский Язык Турецкий язык словарь

real
{s} gerçek

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

O gerçekten akıllı, değil mi? - She's really smart, isn't she?

real
{s} hakiki

Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum. - Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.

Hakiki kadınların kıvrımları vardır. - Real women have curves.

real
{s} reel

x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz. - Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.

Reel sayılar kümesi sayılamazdır. - The set of real numbers is uncountable.

real
{s} asıl

İnsanların bir şey yapmalarında genelde iki neden vardır: İyi bir neden ve asıl neden. - People usually have two reasons for doing something: a good reason and the real reason.

Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder. - Examinations interfere with the real purpose of education.

real
real property mülk
real
gerçekten çok

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır. - Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.

real
the real thing esaslı şey
real
(isim) real [fin.]
real
mülk
real
{s} etkin
real
{s} sabit

x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz. - Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.

real
has

Onun gerçekten hasta olup olmadığını merak ediyorum. - I wonder if he's really sick.

Mary gerçekten hasta değil. O numara yapıyor. - Mary isn't really sick. She's just faking it.

real
sahici
real
real image gerçek gürüntü
real
{s} asıl: the real problem asıl sorun. his real aim onun asıl amacı
real
gerçekten

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

O gerçekten akıllı, değil mi? - She's really smart, isn't she?

real
(zarf) gerçekten, sahiden, cidden
real
{s} aktif
Английский Язык - Английский Язык
real
a unit of currency used in brazil, and formerly in portugal

    Расстановка переносов

    a Unit of cur·ren·cy used in brazil, and for·mer·ly in Por·tu·gal

    Произношение

Избранное