Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
- We enjoyed singing songs together.
O şarkı bana tanıdık geliyor.
- That song sounds familiar to me.
Erkek kardeşi ile önemsiz şeyler hakkında sık sık tartışır.
- He often quarrels with his brother about trifles.
Önemsiz şeyler söylemeyi kes! Ana noktaya odaklan.
- Stop saying trifles! Focus on the main point.
Onun yeni parçasını dinledin mi?
- Did you listen to her new song?
Hayatı mutlu etmek için gündelik ıvır zıvırı sevmelisin.
- In order to make life happy, you must love the everyday trifles.
Böyle ıvır zıvır için bu kadar çok para ödemek cinayettir.
- It is criminal to pay so much money for such trifles.
Şarkı söylemekten hoşlanıyorum.
- I like to sing songs.
Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.
- Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
Tom, onunla dalga geçilecek biri değil.
- Tom is not to be trifled with.
Önemsiz şeyler üzerinde birbirleriyle ağız dalaşına girdiler.
- They fell out with each other over trifles.
Önemsiz şeylerle vakit harcama.
- Don't waste time on trifles.
Tom şiir ve şarkı sözleri yazmayı seviyor.
- Tom likes to write poems and song lyrics.
Onun hakkında şarkılar ve şiirler yazıldı.
- Songs and poems were written about him.
Bu kuşun ötüşü çok güzel.
- The song of this bird is very beautiful.
Bülbüllerin ötüşü çok güzel.
- The song of nightingales is very beautiful.
Ne yazık ki bu şarkının güftesini bulamıyorum.
- Unfortunately I can't find the lyrics for this song.
Bir kuş ötmesiyle ve bir insan konuşma tarzıyla tanınır.
- A bird is known by its song and a man by his way of talking.
Tom en büyük Amerikan şarkı sözü yazarlarından biridir.
- Tom is one of the greatest American songwriters.
Tom yetenekli bir şarkı sözü yazarıdır.
- Tom is a talented songwriter.
Küçük şeyler hakkında yaygara koparmayın.
- Don't make a fuss about trifles.
Küçük şeylerle onu rahatsız etmeyin.
- Don't trouble him with trifles.
Could you lend me some money? I'm a trifle short of what I need to pay the rent.