O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
- He was reading a textbook on American history.
Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
- This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
Benim bir gramer kitabım var.
- I have a grammar book.
Macarca dilbilgisinin zor olduğunu düşünüyorum.
- I think the Hungarian grammar is difficult.
Dilbilgisinde ve kelime hazinesinde, bazı lehçeler standart dilden önemli ölçüde farklıdır
- In grammar and vocabulary, some dialects differ significantly from the standard language.
Latince iyi bir gramer bilgisi gerektiren kaç dilden biridir.
- Latin is one of the few languages that requires a good knowledge of grammars.
Gramer çok karmaşık bir şey.
- Grammar is a very complex thing.
Tabii ki, ben Japonya'da iken Çin hakkında ders kitaplarından öğrendim, ama benim kendi adıma Çin'de gördüğüm bu ders kitaplarında anlatıldığından tamamen farklıdır.
- Of course, I learnt about China from textbooks when I was in Japan, but what I see for myself in China is completely different from what is described in those textbooks.
Kitapçıda ders kitapları satıyorlar.
- They sell textbooks at the bookstore.
a kind of descriptive account or a social, geographical, anthropological, or historical commentary that may at times have a certain textbook tone to it.
In many ways the Korean nuclear crisis is a textbook example of coercive diplomacy — its strengths as well as the risks inherent in such a strategy.