Ben şeylere çarpmaya devam ediyorum.
- I keep bumping into things.
Uzun boylu olmak harika olmalı. Öyle mi düşünüyorsun? Gerçekten o kadar harika değil. Kafanı tavana çarpmaya devam edersin.
- It must be great to be tall. Do you think so? It's not really that great. You keep bumping your head on the ceiling.
Tom nereye gittiğine bakmadığı için Mary'ye çarptı.
- Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going.
Kamyon bir arabaya çarptı.
- The truck bumped into a car.