Kelebekler hakkında çok fazla şey biliyor.
- He knows a lot about butterflies.
Geçen yıl yaklaşık bu zaman çok fazla kar vardı.
- We had a lot of snow about this time last year.
Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.
- A lot of clients come to the lawyer for advice.
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
- You have a lot of experience in computers, don't you?
Bir hayli mücevher satın aldın.
- You bought a lot of jewels.
Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.
- This dictionary contains a lot of information.
Onların pek çok ortak yanı var.
- They have a lot in common.
Japonya'da bir sürü güzel mekân var.
- There are a lot of beautiful places in Japan.
Kawasaki'de bir sürü fabrika var.
- There are a lot of factories in Kawasaki.
There are a super lot of ants in that ant house.
I have a lot of things to say.
It's a lot harder than it looks.
I go swimming a lot.
A lot depends on whether your parents agree.