Felaketten kıl payı kurtuldu.
- He narrowly escaped the disaster.
Depremler ve seller doğal felaketlerdir.
- Earthquakes and floods are natural disasters.
Bunun felaket anlamına geleceğini biliyorlardı.
- They knew this would mean disaster.
Depremler ve seller doğal felaketlerdir.
- Earthquakes and floods are natural disasters.
Sadece ona bak, o bir afet gibi görünüyor.
- Just look at her, she looks like a disaster!
Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.
- Parts of the city looked like a disaster zone following the storm.