Sizin yedek oyuncunuz zaten seçildi.
- Your substitute has already been picked out.
Belki bir yedek bulabiliriz.
- Perhaps we could find a substitute.
O sınıf, okulun ilk haftası için bir yedek öğretmene sahipti.
- That class had a substitute teacher for the first week of school.
Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
- You can watch movies with English subtitles using this link.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
Bir yedek öğretmen olarak iş buldum.
- I've taken a job as a substitute teacher.
O sınıf, okulun ilk haftası için bir yedek öğretmene sahipti.
- That class had a substitute teacher for the first week of school.
Profesör Rosa'nın yerine geçen öğretmen Arjantinlidir.
- The teacher who substituted for professor Rosa is from Argentina.
Hayatımda sarı bir denizaltı hiç görmedim.
- I've never seen a yellow submarine in my life.
Denizaltı 1000 fite kadar dalabilir.
- The submarine can dive up to a 1000 feet.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Tom İngilizce filmler izlerken İngilizce altyazıları okumayı sever.
- Tom likes to read English subtitles while watching movies in English.
Vekil öğretmen buraya gelene kadar sessizce bekleyin.
- Wait quietly until the substitute teacher gets here.
Hepinizin yeni vekil öğretmeninizle tanışmanızı istiyorum.
- I want you all to meet your new substitute teacher.
Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.
- It's a word I'd like to find a substitute for.
Kültürler içinde alt kültürler vardır.
- There are subcultures within cultures.
Bu konuda anlaşma içindeyiz.
- We are in agreement on this subject.
Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
- The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Denizaltı suyun içine daldı.
- The submarine submerged in the water.
Accumulation of wealth by this route may substitute for personal saving.
I had no shallots so I substituted onion.
I had to substitute new parts for the old ones.
I had to substitute old parts with the new ones.
He was playing poorly and was substituted after twenty minutes.
... to have the government substitute itself for the rights of free individuals. And what we're ...
... that advertising revenues online will never substitute, ...