Tom'un gözlerinde sabun var.
- Tom got soap in his eyes.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Küfretme yoksa ağzını sabunla yıkarım.
- Don't curse or I'll wash your mouth out with soap.
Ellerinizi sabunla yıkayın.
- Wash your hands with soap.
Pembe dizi bağımlısıyım.
- I'm addicted to soap operas.
Tom, Mary'yi geceleyin gizlice pembe dizi seyrederken yakaladı.
- Tom caught Mary secretly watching soap operas at night.
What will she do without being able to watch her stories?.