Mary ellerini kalçalarına koydu.
- Mary put her hands on her hips.
Yağmur yağdığında kalçamın ağrıdığının farkındayım.
- I am aware that my hip aches when it rains.
Ben gençken, bir çocuğun sahip olabileceği en modern şey, bir transistör radyoydu.
- When I was young, the hippest thing a kid could own was a transistor radio.
Büyükannem düştü ve kalça eklemini kırdı.
- My grandmother fell and broke her hip.