a single frame

listen to the pronunciation of a single frame
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a single frame в Английский Язык Турецкий язык словарь

box
{i} kutu veya sandık dolusu
box
dövüşmek
single frame
(Bilgisayar) tek kare
box
kulübe

En yakın telefon kulübesi nerede? - Where is the nearest telephone box?

Polis kulübesinin etrafında çok sayıda insan gördüm. - I saw a number of people around the police box.

box
(mahkeme) kürsü
box
(the ile) televizyon
a frame
bir çerçeve
single frame
tek resim
a frame
(Askeri) A VİNCİ: Araçları veya diğer ağır cisimleri kaldırmaya mahsus, genel olarak A harfi biçiminde, mekanik kaldırma tertibatı. Bu vinç, sabit bir kaide üzerinde bulunur veya bir araç üzerine tespit edilmiş olabilir
box
{f} boks yapmak
box
{i} televizyon

Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar. - Innovators think outside the box.

Televizyonda boks maçı gördüm. - I saw the boxing match on television.

box
yumruklaşm
box
hediye

Ben meslektaşlarım için bir hediye olarak işe giderken bir kutu çikolata aldım. - I bought a box of chocolates on the way to work as a gift for my colleagues.

Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi. - Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.

box
{i} loca
box
(isim) kutu, sandık, kutu veya sandık dolusu; at arabacısı yeri; jüri bölmesi; kompartıman, loca, kulübe; televizyon, teyp veya radyo; tokat, yumruk; şamar, şimşir [bot.]
box
{i} jüri bölmesi
box
{f} kutulamak
box
{i} kompartıman
box
külübe av külübesi
box
{f} kutuya koymak
box
{i} at arabacısı yeri
box
{f} boks yapmak. box s.o. on the ear birinin kulağına tokat atmak
Английский Язык - Английский Язык
box
a single frame

    Расстановка переносов

    a sin·gle frame

    Турецкое произношение

    ı sînggıl freym

    Произношение

    /ə ˈsəɴɢgəl ˈfrām/ /ə ˈsɪŋɡəl ˈfreɪm/
Избранное