Böylesine sorgulama rutin polis işidir.
- Such questioning is routine police business.
O rutin bir prosedür.
- It's routine procedure.
Öncüleri bir takım engellerin üstesinden geldiler.
- The pioneers overcame a set of obstacles.
Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
- Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.
Her zamanki gibi olacağını umuyorduk, ama sıra dışı bir durumla karşılaştık.
- We expected the routine, but we got the extraordinary.
Programı önceden bildiğine eminim.
- I'm sure you already know the routine.
Connie was completely robotic and emotionless by age 12; her entire life had become one big routine.