a seen

listen to the pronunciation of a seen
Английский Язык - Турецкий язык
Bir görüldü
seen
görülen

Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi. - The rising sun seen from the top was beautiful.

Görülen bir şey, asla görülmemiş gibi olmaz. - What has been seen can not be unseen.

seen
gözükmek
seen
görülmek

Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu. - Tom didn't want to be seen with Mary.

Onlarla görülmekten utanmam. - I am not ashamed to be seen with them.

seen
görünmek

Onunla beraber görünmek istemiyorum - I don't want to be seen in his company.

Sami çıplak görünmek istemedi. - Sami didn't want to be seen naked.

seen
{f} gör

Son zamanlarda onu görmedim - I have not seen him lately.

Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir. - Germs can only be seen with the aid of a microscope.

seen
görüldü

Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler. - The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.

Ben camı kırarken görüldüm. - I was seen to break the window.

seen
görmüş

Jody sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor. - Jody looks as if she had seen a ghost.

O daha iyi günler görmüş olmalı. - She must have seen better days.

seen
f., bak. see 1
Английский Язык - Английский Язык

Определение a seen в Английский Язык Английский Язык словарь

seen
{a} perceived, beheld, skilled, versed
seen
Seen is the past participle of see. Past participle of see. the past participle of see
seen
past participle of see
seen
Versed; skilled; accomplished
seen
of See
a seen

    Турецкое произношение

    ı sin

    Произношение

    /ə ˈsēn/ /ə ˈsiːn/

    Видео

    ... campaign for me to no I have not seen your tax ...
    ... as fast, perhaps even a little more than twice as fast as had ever been seen in Britain during ...
Избранное