Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
- Death is an integral part of life.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- I visited many parts of England.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
- Both parties opposed war.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
- I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
- I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
- What is the hard part of learning Japanese?
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.
- These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.
İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.
- After ten years as business partners, they decided to part ways.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
- The day came at last when he had to part from her.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
- He had to part with his house.
the Faery knight / Besought that Damzell suffer him depart, / And yield him readie passage to that other part.