a season, moment, time or stound

listen to the pronunciation of a season, moment, time or stound
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a season, moment, time or stound в Английский Язык Турецкий язык словарь

hour
saat

Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım. - I'll have to study ten hours tomorrow.

Saatlerdir bekliyorum. - I've been waiting for hours.

hour
{i} vakit

Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım. - I put in an hour of jogging before I go to school.

hour
vakit zaman
hour
an idle hour boş vakit
hour
bir saatiik yol
hour
ekvatorda on beş derecelik mesafe
hour
hour hand akrep after hours çalışma saatlerinden sonraki zaman
hour
sögen
hour
gök kutuplarından geçen büyük daire
hour
{i} zaman

Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı. - It took me more than two hours to translate a few pages of English.

George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu. - George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.

hour
saat dairesi
Английский Язык - Английский Язык
hour

My passions from a common spring.

a season, moment, time or stound
Избранное