Tom bana bir sihirbazlık numarası gösterdi.
- Tom showed me a magic trick.
Sihirbazlık gösterisi bugün harikaydı.
- The magic show was awesome today.
Her lamba büyülü değildir.
- Not every lamp is magic.
Büyücünün hileleri bizi şaşırttı.
- The magician's tricks surprised us.
Kız, sihir gibi kayboldu.
- The girl vanished like magic.
Keşke sihir kullanabilsem.
- I wish I could use magic.
Her lamba büyülü değildir.
- Not every lamp is magic.
Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.
- Tom and Mary have jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience.
Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
- In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
Çocuk bir sürü sihirli numaralar biliyor.
- The boy knows many magic tricks.