Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Zeke Choi'nin omurgası bir suikastçının kurşunuyla paramparça edildi.
- Zeke Choi's spine was shattered by an assassin's bullet.
O beni öptüğünde bir ürpertinin omurgamdan aşağı indiğini hissettim.
- When he kissed me, I felt a shiver run down my spine.
Korkunç sahne onun tüylerini diken diken etti.
- The terrible scene sent shivers down his spine.
Neden kaktüslerin dikenleri olduğunu biliyor musun?
- Do you know why cacti have spines?