a result, a judgement

listen to the pronunciation of a result, a judgement
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a result, a judgement в Английский Язык Турецкий язык словарь

showing
gösterme

Tom Mary'nin söylemek zorunda olduğu şeyi herhangi bir heyecan göstermeden dinledi. - Tom listened to what Mary had to say without showing any emotion.

Bilet göstermeden kapıdan geçen bir bayan gördüm. - I saw a lady go through the gate without showing the ticket.

showing
seans
showing
gösterim

Sence bizi film gösterimine davet edecekler mi? - Do you think they will invite us to the film showing?

K -9 film gösterimde. - The movie K-9 is showing.

showing
sergileme
showing
{f} göster

Delikanlı yeni arabasını gösteriyor. - The teenager is showing off his new car.

Bana yolu gösterdiğiniz için teşekkürler. - Thanks for showing me the way.

showing
göstererek

Onlara biraz büyü göstererek çocukları eğlendirdi. - He amused the children by showing them some magic.

İnsanlar sadece ne olduklarını göstererek düzeltilebilir. - Men can only be corrected by showing them what they are.

showing
{i} durum
showing
durum/gösteri
showing
{i} gösteri

Sence bizi film gösterimine davet edecekler mi? - Do you think they will invite us to the film showing?

Onu bana gösterir misin? - Would you mind showing me that?

showing
göz önüne serme
showing
{i} belirtme
showing
{i} oynama
showing
{i} sergi
showing
show görün/göster
showing
{i} gösterimde olma
Английский Язык - Английский Язык
showing

He made a poor showing at his first time at bat.

a result, a judgement
Избранное