O direnmekten vazgeçti ve kendini kaderine teslim etti.
- He stopped resisting, and resigned himself to his fate.
Günaha karşı direnmek gerçekten çok zor.
- It's hard to resist temptation.
Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.
- I want to reserve a first-class stateroom.
Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
- They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.
- It was hard to resist the impulse to wring Tom's neck.
Saat altıda dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for four at six.
Üç kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for three.
Otel odamı üç hafta önceden ayırttım.
- I reserved my hotel room three weeks in advance.
Bir taksi ayırtmak daha hızlıdır.
- It's faster to reserve a taxi.
Tom gülümsemeye direndi.
- Tom resisted smiling.
Tom Mary'yi öpme dürtüsüne direndi.
- Tom resisted the impulse to kiss Mary.
... the nation's times to city walls were used to resist attacks today the prevent ...