Vurulmak istemiyorum.
- I don't want to be shot.
Tom vurulmak üzereydi ama o bunu bilmiyordu.
- Tom was about to be shot, but he didn't know it.
Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.
- They were ready to run the risk of being shot by the enemy.
Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu.
- Benjamin shot a bear with a rifle.
Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor.
- One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.
Ben şimdi bir silah sesi duydum.
- I heard a shot just now.
Biz üç el silah sesi duyduk.
- We heard three shots.
Köpek bir mermi gibi uzaklaştı.
- The dog went away like a shot.
Sami, karısı Leyla'yı başından iki mermi ile vurdu .
- Sami shot two bullets into the head of his wife, Layla.
Tom bir fırt tekilayı bir yudumda içti.
- Tom drank the shot of tequila down in one gulp.
Bir yudum tekila istiyorum.
- I'd like a shot of tequila.
Bana vurmak istiyor musunuz? Devam edin ve en iyi vuruşunuzu yapın.
- Do you want to hit me? Go ahead and take your best shot.
Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük
- We saw Mac make a fantastic shot.
Schwarzenegger also is taking nasty shots from his own party, as GOP conservatives bash some of his appointments as Kennedyesque and traitorous to party values.