Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
- Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
Tom detayları bilmiyor.
- Tom doesn't know the details.
Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.
- The details of the agreement are set forth in the contract.
O, olayı ayrıntılı olarak açıkladı.
- He described the incident in detail.
Tom detayları hatırlayamadı.
- Tom couldn't recall the details.
Tom detayları bilmiyor.
- Tom doesn't know the details.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Ayrıntıları bilmiyorum.
- I don't know the details.
Ayrıntıları bilmiyorum.
- I don't know the details.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.