a pressing out, a form of speech

listen to the pronunciation of a pressing out, a form of speech
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a pressing out, a form of speech в Английский Язык Турецкий язык словарь

expression
{i} ifade

Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir. - To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety.

Bana garip bir ifadeyle baktı. - He looked at me with a strange expression.

expression
(Tıp) Sıkıp içini boşaltma
expression
{i} ifade etme
expression
yüzdeki ifade
expression
(Tıp) ekstensor
expression
sıkma
expression
ruh

Onun ifadesine bakılırsa, o kötü bir ruh hali içinde. - Judging from his expression, he's in a bad mood.

expression
anlatım

Tango, yatay arzuların dikey anlatımıdır. - Tango is the vertical expression of a horizontal desire.

expression
ifade işareti
expression
{i} deyim

2011 yılının kötü tanınmış deyimi Kebap cinayetleridir. - The notorious expression of the year 2011 is Kebab murders.

Çinliler, çocukları İngilizceyi ne kadar iyi bilirlerse, Çincede o kadar az deyimsel ifadeler kullandıklarını buldular. - The Chinese have found that the better their children know English, the less they use idiomatic expressions in Chinese.

expression
{i} söz

Ben ifadeye sözlükte bakacağım. - I'll look up the expression in the dictionary.

expression
(mat) deyim
expression
anlatım,ifade
expression
{i} eda
expression
{i} ifade, anlatım, dışavurum
expression
{i} tabir
expression
{i} ibare
expression
{i} yüz ifadesi

Onun yüz ifadesi bir limondan daha fazla ekşiydi. - His facial expression was more sour than a lemon.

Onun yüz ifadesi bir limondan daha ekşiydi. - Her facial expression was more sour than a lemon.

expression
{i} mat., man. deyim, ifade
Английский Язык - Английский Язык
{n} expression
a pressing out, a form of speech
Избранное