O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
- She lives on another plane of existence.
Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.
- Geometry is based on points, lines and planes.
Onun uçak kazasında ölmemiş olması bir mucize.
- It's a miracle he wasn't killed in the plane crash.
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
Okyanuslar gezegenimiz yüzeyinin yüzde 70'inden fazlasını kaplar.
- The ocean covers more than 70 percent of the surface of our planet.
Dünya'nın kriosferi (gezegenimizdeki donmuş su), şu anda dünya yüzeyinin yaklaşık % 10'unu kaplar.
- The Earth's cryosphere (the frozen water on our planet) currently covers about 10% of the Earth's surface.
Yalın bir İngilizce ile konuşma yaptı.
- He made a speech in plain English.
Uçak sabah 11.00'de havalandı; planlanandan otuz dakika daha sonra.
- The plane took off at 11:00 a.m; thirty minutes later than scheduled.
Senin uçağının saat kaçta kalkması planlanmıştır.
- What time is your plane scheduled to leave?
Bayan Yamada büyüleyici Japon masalını düz Japoncaya çevirdi.
- Ms. Yamada translated the fascinating fairy tale into plain Japanese.
Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.
- I'm just a plain old office worker.
Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
- I'm just a plain office worker.
Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.
- I'm just a plain old office worker.
Nehir düzlükte menderesler çiziyor.
- The river meanders across the plain.
O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
- She lives on another plane of existence.
Biz farklı düzlemler üzerinde tartışıyorduk.
- We were arguing on different planes to the last.
Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.
- Geometry is based on points, lines and planes.
Bütün uçakların kanatları vardır.
- All planes have wings.
... at the beginning of the fall upon leaving her opulence large plane ...
... the large on the leading plane seem desolate with only herds of sheep ...