Aslanlar kafeslerinde kükredi.
- The lions roared in their cages.
Bu kafes telden yapılmıştır.
- This cage is made of wire.
Kuş kafesin içine uçtu.
- The bird flew into the cage.
Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
- He thought that it was like a bird cage.
Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
- You can cage the singer but not the song.
Hayvanları kafese koyun.
- Put the animals into the cage.
Kuşları kafese koymayı reddediyorum.
- I refuse to cage birds.