Sen samimi olmalısın, onlar sana bir arkadaş gibi davranırlar.
- You should be frank, and they will treat you as a friend.
Samimi görüşünüzü duymama izin verin.
- Let me hear your frank opinion.
Odanız bir domuz ahırına benziyor.
- Your room looks like a pigsty.
Odanız bir domuz ahırı.
- Your room is a pigsty.
O, oldukça açık sözlü bir kişidir.
- He is an extremely frank person.
Tom gerçekten açık sözlü olmamı istiyor mu?
- Does Tom really want me to be frank?
Çiftçi domuz ağılına girdi.
- The farmer entered the pigsty.
Odanız bir domuz ahırına benziyor.
- Your room looks like a pigsty.
Burası bir domuz ahırı gibi görünüyor.
- It looks like a pigsty in here.