Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Yeni bir gözlük seçmek uzun zamanımı aldı.
- It took me a long time to pick out a new pair of glasses.
Gölette bir turnabalığı var.
- There is a pike in the pond.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
O, papatya toplamaktan vazgeçti.
- She stopped picking daisies.
Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.
- They let me pick a present.
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
- Jim dropped his pen and bent to pick it up.
O, postacı gelir gelmez, postasını almak için dışarı fırlar.
- The second the mailman comes, he rushes out to pick up his mail.
Gölette bir turnabalığı var.
- There is a pike in the pond.
Bir turna balığına nasıl yüzüleceğini öğretemezsin.
- You can’t teach a pike how to swim.
Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
- After I pick some blueberries, I make a tart.
Ben, bu elmaları topladığın ağaçları görmek istiyorum.
- I should like to see the trees from which you picked these apples.
Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.
- Tom dug a hole with a pick and a shovel.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
O üç yeni mızrap satın aldı.
- She bought three new picks.
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
... sensors are going to now pick that up and just make your ...
... nuns at this orphanage pick up this baby girl. They don't know where she came from, they ...