Bu tabanca ile hedefe nişan al.
- Aim at the target with this gun.
Bu gibi durumlarda, bir tabanca kullanışlı gelebilir.
- In situations like these, a gun might come in handy.
Tom hastaneden serbest bırakıldı, ama ateşli silah yarası hâlâ iyileşiyordu.
- Tom had been released from the hospital, but he was still recovering from the gunshot wound.
Ateşli silahların sesini duyduk.
- We heard the sound of gunshots.
O, bir makineli tüfek ile işgalcileri körfezde tuttu.
- He kept the invaders at bay with a machine gun.
O, bir makineli tüfekle onu vurdu.
- She shot him with a machine gun.
Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!
- This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?!
Tom silahını çekti ve ateş etti.
- Tom drew his gun and shot.
Ben uzaktan top ateşi duyuyorum.
- I've been hearing gunfire in the distance.
Toplar bütün gece gümbürdedi.
- The guns thundered away all night.
Avcı silaha cephane koydu.
- The hunter put ammunition in the gun.
Neden ABD hükümeti insanların silah almalarına izin verdi?
- Why does the US government let people have guns?
ABD'deki silah sahiplik oranı, dünyanın en yükseğidir.
- The U.S. gun ownership rate is the highest in the world.
Birbirlerini vurmak için silahlarını kullandılar.
- They used their guns to hit each other.