a person, a thing, people, or things like the one or ones already mentioned

listen to the pronunciation of a person, a thing, people, or things like the one or ones already mentioned
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a person, a thing, people, or things like the one or ones already mentioned в Английский Язык Турецкий язык словарь

such
çok

Bana böyle hoş bir hediye gönderdiğin için çok teşekkür ederim. - Thank you very much for sending me such a nice present.

Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır. - Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.

such
bu gibi

Bu gibi durumlarda ne yapacağımı bilmiyorum. - I do not know what to do in such cases.

Bu gibi olaylar oldukça yaygındır. - Such incidents are quite common.

such
as such böyle olmak sıfatıyla
such
{z} 1. öyle/şöyle/böyle bir kişi/şey; öyle/şöyle/böyle kişiler/şeyler: It's his philosophy, if it may be called such. Onun felsefesidir, eğer
such
(sıfat) öyle, böyle, bu gibi, bu tür, o kadar, çok
such
oldukça

Bu gibi olaylar oldukça yaygındır. - Such incidents are quite common.

Böyle bir olay burada oldukça yaygındır. - Such an event is quite common here.

such
(zarf) çok, öylesine, böylesine, oldukça
such
o gibi
such
böylesine

Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız. - We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.

Böylesine büyük bir köpeği asla görmedim. - I've never seen such a big dog.

such
meselâ

Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon. - They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.

such
ne kadar da

Ne kadar da aptalsın! - You're such an idiot!

Ne kadar da güzel bir adın var. - You have such a beautiful name.

such
şu kadar
such
ne kadar

Böylesine bir mükemmelliğe ulaşmak için ne kadar süre eğitim gördün? - How long did you train in order to achieve such perfection?

Ne kadar da aptalsın! - You're such an idiot!

such
öylesine çok
such
öylesi

Anladığım kadarıyla, öylesine bir plan imkansızdır. - As far as my experience goes, such a plan is impossible.

Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir. - He is not such a fool as to believe that story.

such
bu
such
öyleleri
such
o kadar çok

Yoğun trafiğin gürültüsü o kadar çoktu ki polis kendini duyuramadı. - The noisy of heavy traffic was such that the policeman could not make himself heard.

Soğuk o kadar çoktu ki kuşlar aniden düştü. - The frost was such that the birds fell on the fly.

Английский Язык - Английский Язык
such

Some are just no-good locals—drunks and such—who’d just as soon beg or steal as work.

a person, a thing, people, or things like the one or ones already mentioned

    Расстановка переносов

    a person, a thing, people, or things like the one or ones al·rea·dy mentioned

    Произношение

Избранное