a permanent or valuable possession or blessing, esp

Английский Язык - Турецкий язык

Определение a permanent or valuable possession or blessing, esp в Английский Язык Турецкий язык словарь

Связанные Термины

inheritance

kalıt alma

inheritance

{i} biyol. kalıtım, soyaçekim

inheritance

(Biyoloji) irsiyet

inheritance

(Biyokimya) kalıtsallık

inheritance

(Tıp) inheritans

inheritance

kalıt

inheritance

miras

Büyük oğlu mirasını ikiye katlamayı başardı - The oldest son succeeded in doubling his inheritance.

Babam bana büyük bir miras bıraktı. - My father left me a large inheritance.

inheritance

(Tıp) Kalıtsal özelliklerin anne ve babadan çocuğa geçmesi, soyaçekim, irsiyet, kalıtım

inheritance

{i} veraset

Gerçekten veraset vergisinin ne kadar tutacağını merak ediyorum. - I really wonder how much the inheritance tax will amount to.

inheritance

(Tıp) Kalıtım yoluyla anne-babadan çocuğa geçen özellikler, kalıt

inheritance

{i} soyaçekim

inheritance

mirasa konma/miras

Английский Язык - Английский Язык

Определение a permanent or valuable possession or blessing, esp в Английский Язык Английский Язык словарь

inheritance

Расстановка переносов

a per·ma·nent or va·lu·a·ble pos·ses·sion or blessing, esp