Odada 2 tane pencere var.
- The room has two windows.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Tom pencere camını kırdı.
- Tom broke the window pane.
Yangın durumunda, bu camı kır.
- In case of fire, break this window.
Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
- Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
Vitrindeki elbise gözüme takıldı.
- The dress in the window caught my eye.
Teşhir vitrine bakmaktan vazgeçti.
- She stopped looking at the show window.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Bu pencereler güneye bakıyorlar.
- These windows look to the south.
launch window; window of opportunity.