Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
- Kate spread the cloth over the table.
Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
- The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
Gösteri neredeyse bitmişti.
- The performance was almost over.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
- The party was all but over when I arrived.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
- She wept over her son's death.
Tom otuzun üstünde olmalıdır.
- Tom must be over thirty.
Borçları 1,000 doların üstündedir.
- His debts amount to over $1,000.
Tom'un sorunçıkaran günleri bitti.
- Tom's troublemaking days are over.
Tom sonunda okul yılının bittiğine memnun.
- Tom is glad the school year is finally over.
Tom çok fazla yediği için hastalandı.
- The reason Tom got sick was because he overate.
O, çok fazla iyimser bir bakış.
- That's an overly optimistic view.
Teslim etmeden önce kağıdını baştan sona oku.
- Read over your paper before you hand it in.
Baştan sona kapıyı beyaza boyadı.
- He painted the door over white.
Partiden arta kalan birçok yemek vardı.
- There was a lot of food left over from the party.
Kahvaltıdan kalan sütü içtim.
- I drank the milk that was left over from breakfast.
Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
- The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
- The church is on the hill overlooking the city.
Onu iyice düşünmem için bana biraz zaman ver.
- Give me some time to think it over.
Satın almadan önce evi iyice inceledik.
- We went over the house thoroughly before buying it.
Delegeler tekrar tekrar oy kullandı.
- Delegates voted over and over again.
Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?
- Do I have to do it over again?
Artık onun hakkında konuşmayalım.
- Let's not go over that again.
Telefonda onunla konu hakkında konuştum.
- I spoke to him about it over the telephone.
Bu iş için gereğinden fazla kalifiye olduğumu söylediler.
- They said I'm overqualified for that job.
Sen bu iş için gereğinden fazla niteliklisin.
- You're overqualified for this job.
Soğuk algınlığımı atlatmam bir aydan daha fazla zamanımı aldı.
- It took me more than one month to get over my cold.
Eldeki bir kuş yukardakinden daha emniyetlidir.
- A bird in hand is safer than one overhead.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
- Tom pulled his cap down over his eyes.
Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.
- I'll never overlook your mistakes again.
Fadıl'ı bir daha kaybetmek istemiyorum.
- I don't want to lose Fadil all over again.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
- Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
En zor bölüm şimdi bitti.
- The hardest part is over now.
Tom onun üstünden geçecek.
- Tom will get over it.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
Öğretim yılı bitmek üzere.
- The school year is almost over.
Ekim ayının bitmek üzere olduğuna inanabiliyor musun?
- Can you believe that October is almost over?
Keşke bu tamamen bitse.
- I wish this was all over.
Bana sorarsanız bu tamamen abartılı.
- If you ask me, it's completely overblown.
Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
- Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
- He got over the shock of his father's death.
Yeniden başlamalıyım.
- I have to start over.
Yeniden başlayamazsın.
- You can't start over.
Tom Mary'yi her yere götürdü.
- Tom drove Mary all over the place.
Tom Mary'nin olduğu yere yürüdü.
- Tom walked over to where Mary was.
Aşırı güvenden sakınmalısın.
- You should beware of overconfidence.
Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.
- What with overwork and poor meals, she fell ill.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Dünyada 2,500'ü aşkın yılan türü bulunmaktadır.
- There are over 2,500 types of snakes in the world.
Dünyada 800,000'i aşkın Baskça konuşan kişi vardır.
- There are over 800,000 Basque speakers in the world.
Bayan Klein 80 yaşın üzerinde, ama hâlâ çok aktif.
- Mrs Klein is over 80, but she's still very active.
Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
- I'm the type who likes to think things over very carefully.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
- Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
- Over 300 people were arrested.
Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
- Kate spread the cloth over the table.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
Dünyanın her yerine seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel all over the world.
Haber kasabanın her yerine yayıldı.
- The news spread all over the town.
Dünyanın her yerinden insanlar İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu söylüyorlar.
- People from all over the world say that English is difficult to learn.
Buraya dünyanın her yerinden turistler gelir.
- Tourists from all over the world come here.
O, 30 yaşın üstünde ama yine de mali açıdan ailesine bağlı.
- He's over 30 but still financially dependent on his parents.
Sami onu tekrar tekrar yineliyordu.
- Sami was repeating that over and over.
Sanırım o artık bitti.
- I think it's over now.
Artık onun hakkında konuşmayalım.
- Let's not go over that again.
Yüksek bir kum tepeciğinden bütün adayı görebildim.
- From the tall dune I could see over the whole island.
Şuradaki yüksek binayı görüyorsun değil mi?
- You see that tall building over there, don't you?
Kate hafta sonu boyunca Izu'da kalır.
- Kate stays in Izu over the weekend.
Bütün gece boyunca dağlarda dolaşıyordum.
- I was roaming over the mountains all through the night.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Over meatloaf and mashed potatoes (being careful not to talk with his mouth full), Stanley told about his adventure.
The latest policy was over-conservative.
Let's go over scene 3 from the top.
I think I’m over my limit for calories for today.
Let's walk over the hill to get there.
Sales are down this quarter over last.
How do you receive? Over!.
He bent over to touch his toes.
Climb up the ladder and look over .
Can I sleep over?.
I'll bring over a pizza.
standard cash count forms used to record the count and any overs or unders.
I lost my paper and I had to do the entire assignment over.
four over two equals two over one.
He is finally over his ex-girlfriend.
I moved over to make room for him to sit down.
The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
... Do you want to come over here and get one? ...
... Mr. Chairman, I turn this over to you, and thank you for the ...