Bir grup milis onu gördü ve ateş açmaya başladı.
- A group of militia saw him and began shooting.
Grup bombalama sorumluluğunu üstlendi.
- The group claimed responsibility for the bombings.
Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu.
- Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.
Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var.
- I have a number of influential friends.
Birkaç yolcu yaralandı.
- A number of passengers were injured.
Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.
- Tom and Mary have gone swimming together a number of times.
Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
- Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups.
Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
- Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
O, bir dizi heyecanlı dedektif hikâyesi yazdı.
- He has written a number of exciting detective stories.
Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
- The councilor tabled a number of controversial motions.
Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.
- Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.
I spoke with a number of them about it.
A number of people have commented on it.