Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
- We can't sleep because of the noise.
Onlar arkalarında bir ses duydular.
- They heard a noise behind them.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Benim için sürpriz oldu, kapı sessizce açıldı.
- Much to my surprise, the door opened noiselessly.
Çocuklara sessiz kalmalarını emrettim, ama onlar gürültü yapmaya devam ettiler.
- I ordered the children to stay quiet, but they kept on making noise.
O, gürültünün girmesini engellemek için ellerini onun kulağının üzerine koydu.
- She put her hands over her ears to shut out the noise.
Gürültü çalışmamı engelledi.
- Noises interfered with my studying.
He knew that it was trash day, when the garbage collectors made all the noise.
He noised about that he wanted the promotion, unwilling to ask for it but wanting it to be talked about.
... noise reduction, structure, vignetting, red eye reduction, ...
... ( continues noise ) ...